Türk Balı, Cezayir’de Neden Bu Kadar Popüler Oldu?

Türk Balı, Cezayir’de Neden Bu Kadar Popüler Oldu?

Cezayir, Akdeniz’in kuzeyinde yer alan ve geleneksel beslenme alışkanlıklarını koruyan bir gıda pazarına sahiptir. Özellikle kahvaltı sofralarında bal tüketimi yaygın olup ev hanımları doğal katkı maddesi içermeyen ve yüksek kaliteli ürünler tercih eder. Bu yapı içinde Türk balı, hem lezzeti hem üretim yöntemi hem de “doğal ve hijyenik” imajıyla Cezayir pazarında giderek daha fazla yer ediniyor. Son yıllarda bu ülkeye yapılan Türk balı ihracatı katlanarak arttı ve artık Cezayir’in en çok tercih edilen ithalat kalemleri arasında yer alıyor.

Türk balının Cezayir’de bu kadar popüler olmasının temel nedeni üretim kalitesidir. Türkiye özellikle Karadeniz bölgesinde doğal ormanlık alanlarda üretilen çam balı Akdeniz ve Ege bölgelerindeki dağlık alanlarda elde edilen dağ balı ile tanınıyor. Bu ballar doğal çiçeklerden toplanan nektarlarla üretilir ve hiçbir katkı maddesi içermez. Ayrıca Türkiye’de bal üretimi genellikle küçük aile işletmeleri tarafından yapılır bu da ürünün el yapımı hava taşımasına neden olur. Bu durum Cezayir tüketicisi tarafından “güvenilir” ve “doğal” olarak algılanıyor.

İkinci önemli faktör ambalaj ve sunumdur. Türk üreticiler Cezayir pazarına özel olarak Arapça etiketli cam kavanozlar kullanır. Etiket üzerinde ürün adı menşei raf ömrü içerik bilgisi ve sertifikalar (HALAL organik ISO) yer alır. Ayrıca bazı markalar lüks kutular kurdele ve not kartı gibi detaylar ekleyerek hediye amaçlı kullanım için uygun hâle getirir. Özellikle Ramazan bayramı ve düğün sezonlarında bu setler büyük satış yapıyor.

Üçüncü neden fiyat kalite dengesidir. Cezayir’de yerel bal üretimi mevcut olsa da kalite ve hijyen açısından sınırlamalar var. Bu nedenle orta ve üst gelir grubu tüketiciler ithal bal tercih ediyor. Türk balı bu segmentte hem fiyat hem kalite açısından rekabet edebiliyor. Yerli balın iki katına mal olabilen diğer ithalat ürünlerine kıyasla Türk balı daha uygun fiyatlı sunuluyor ve bu durum talebi artırıyor.

Dördüncü faktör coğrafi yakınlık ve lojistik avantajıdır. Türkiye’den Cezayir’e bal ihracatı genellikle deniz yoluyla yapılır. Mersin veya İskenderun limanlarından Cezayir’in ana limanlarına (Cezayir Şehri Oran Annaba) konteynerle gönderilen ürünler 8 ila 12 gün arasında ulaşır. Bu süre Avrupa veya Asya menşeli rakiplere göre çok daha kısadır. Hava yoluyla numune gönderimi ise 2 ila 3 günde gerçekleşebilir. Bu hızlı teslimat stok yönetimini kolaylaştırır ve perakendeciler için büyük bir avantaj sağlar.

Beşinci neden marka itibarıdır. Cezayir’de yaşayan tüketiciler “Türkiye menşeli” ürünleri özellikle gıda alanında güvenilir olarak görüyor. Bu itibar sadece bal için değil zeytinyağı peynir reçel ve kuruyemiş gibi diğer ürünler için de geçerli. Bu nedenle bir ürünün “صنع في تركيا” (Türkiye’de üretildi) etiketi taşıması bile satın alma kararını etkiliyor.

Dağıtım kanalları ise çok çeşitlidir. Doğrudan tüketiciye satış yapmak yerine çoğu üretici Cezayir merkezli bir distribütör aracılığıyla pazarlara girer. Bu ortak ürünün gümrüğünü halleder depolar dağıtır ve müşteri hizmeti verir. E5 Global Trade bu süreçte üreticinin bu ortaklarla eşleşmesini sağlar sözleşme süreçlerini yönetir ve ödeme güvenliğini garanti altına alır.

Pazarlama açısından sosyal medya büyük etki yapıyor. Instagram ve Facebook’ta “Türk Kahvaltılık Seti” videoları Cezayir tüketicisi tarafından çok paylaşılıyor. Özellikle bir ailenin sabah sofrasında hangi ürünlerin kullanıldığı gösteren içerikler büyük ilgi çekiyor. E5 Global Trade bu süreçte üreticinin markasının bu platformlarda görünür olmasına destek oluyor.

Sonuç olarak Türk balı Cezayir’de yalnızca lezzetle değil doğru ambalaj doğru dağıtım ve doğru pazarlama stratejisiyle kazanıldı. E5 Global Trade üreticilerin bu yolda yalnız olmadığını gösteren bir ortaktır. Çünkü gerçek ticaret sadece ürün göndermekten çok daha fazlasıdır.