Riyad’da Türk Gıda Ürünleri İhracatı: Toptancı ve Dağıtım Kanalları
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad, nüfusu 8 milyonu aşan, ekonomik ve kültürel dönüşümün merkezi konumunda olan bir şehir. 2030 Vizyonu kapsamında tüketim alışkanlıkları hızla değişiyor. Gıda sektöründe özellikle doğal, organik, hijyenik ve uluslararası menşeli ürünlere yönelim artıyor. Bu değişim, Türk gıda ürünlerinin Riyad pazarına girmesi için eşsiz bir fırsat yaratıyor. Hurma, pekmez, lokum, zeytinyağı, baharat, kuruyemiş, yoğurt, hazır iftarlık setleri ve Türk çayı gibi ürünler, yerel tüketiciler arasında giderek daha çok tercih ediliyor. Ancak bu talebe ulaşabilmek için doğru toptancılar ve dağıtım kanalları çok kritik.
Riyad’da gıda ürünleri, perakende satış noktasına kadar birkaç aşamadan geçer. Üretici → İthalatçı/Toptancı → Perakendeci → Tüketici zinciri, bu sistemin temelidir. Türk ihracatçılar için ilk kapı, güvenilir bir toptancı veya ithalatçı ile iş birliği kurmaktır. Çünkü Suudi Arabistan’da gıda ithalatı, Gıda ve Tarım Kurumu (SFDA) denetiminde sıkı kurallara tabidir. İthalatçı firma, ürünün menşei, raf ömrü, ambalaj, hijyen ve halal sertifikası gibi tüm belgeleri karşılamakla yükümlüdür. Bu nedenle doğrudan tüketiciye satış yapmak yerine, bu sisteme entegre olmak en güvenli ve etkili yoldur.
Riyad’da faaliyet gösteren başlıca toptancılar genellikle büyük gıda distribütörleri, perakendecilerin toptan bölümü veya özel ithalat şirketleridir. Bu firmalar, hem yerel hem de uluslararası markalarla çalışır. Özellikle Almunajem, Tamimi Markets, BinDawood, Nesto Hypermarket ve Carrefour Saudi gibi zincirlerin toptan dağıtım kanalları, Türk ürünlerinin raflara ulaşmasında anahtar rol oynar. Bu şirketlerin tedarikçi portföylerine girebilmek için, üreticinin SFDA uyumlu olması, ürünleri Arapça etiketli sunması ve süreklilik sağlayabilmesi gerekir.
Bunların yanı sıra, Riyad’da birçok bağımsız gıda ithalat şirketi de vardır. Bu firmalar, özellikle orta ölçekli üreticiler için ideal ortaklardır. Örneğin, bir Türk hurma üreticisi, Riyad merkezli bir ithalatçıyla anlaşma yaparak ürününü küçük partiler halinde gönderir. Bu ithalatçı, ürünleri kendi depolarında tutar, marketlere dağıtır, e-ticaret platformlarına yükler ve pazarlamayı yürütür. Bu model, Türk üreticinin doğrudan lojistik, gümrük ve dağıtım yükünü taşmasını engeller.
Dağıtım kanalları ise çok çeşitlidir. İlk olarak geleneksel bakkallar ve manavlar gelir. Özellikle eski mahallelerde bu kanal hâlâ güçlüdür. Ancak son yıllarda süpermarketler, hipermarketler ve lüks alışveriş merkezleri ön plana çıktı. Bu yerlerde ürünün ambalajı, marka itibarı ve raf konumu çok önemlidir. Türk ürünler, burada “premium” veya “doğal” kategorisinde yer alır. Örneğin, zeytinyağı, organik ürün reyonlarında, Türk çayı ise uluslararası çay köşelerinde satılır.
İkinci önemli kanal ise e-ticaret. Suudi Arabistan’da online alışveriş hızla büyüyor. Noon, Amazon.sa, Talabat, Jahez ve Nana Direct gibi platformlar, gıda ürünlerinde ciddi satış hacmi oluşturuyor. Bu platformlara girebilmek için genellikle bir yerel ortak veya distribütör gereklidir. Ancak bazı Türk markalar, kendi Riyad temsilciliğiyle doğrudan bu kanallara girmeyi başardı. Özellikle iftarlık setleri, kuruyemiş karışımları ve hediye kutuları, Ramazan döneminde bu platformlarda en çok satılan ürünler arasında yer alır.
Üçüncü kanal ise restoranlar, kahvehaneler ve oteller. Özellikle Türk kahvesi, baklava, peynir ve yoğurt gibi ürünler, Riyad’daki Türk restoranlarının yanı sıra yerel lüks otellerin kahvaltı menülerinde de yer alıyor. Bu kurumlar, doğrudan ithalat yapmasa da, toptancılar aracılığıyla Türk ürünleri talep eder. Bu nedenle, toptancılarla yapılan görüşmelerde kurumsal satış potansiyeli de değerlendirilmelidir.
Fiyatlandırma stratejisi de dikkatli yapılmalıdır. Riyad pazarı fiyat duyarlı değildir ama değer odaklıdır. Tüketici, bir ürün için daha fazla ödemeye hazırdır, ancak kalite, marka güveni ve ambalajın profesyonelliği karşılığında. Bu nedenle Türk üreticiler, düşük fiyatla değil, kalite, doğal içerik ve kültürel yakınlık üzerinden pazarlanmalıdır. Ambalajda Arapça bilgi, kullanım kılavuzu, halal logosu ve menşei belirtimi mutlaka olmalıdır.
Lojistik açısından, Türkiye’den Riyad’a ihracat genellikle deniz yoluyla yapılır. Mersin, İskenderun veya İzmir limanlarından konteynerle gönderilen ürünler, Cidde veya Dammam limanlarına ulaşır. Oradan karayoluyla Riyad’a taşınır. Süre 12-18 gün arasında değişir. Hava yolu daha hızlıdır ama maliyeti çok yüksektir, genellikle numune veya acil parti için kullanılır.
Sonuç olarak, Riyad’da Türk gıda ürünleri ihracatı, doğru toptancı ve dağıtım kanallarıyla mümkün hale geliyor. Başarı, sadece ürün kalitesiyle değil, yerel kurallara uyum, doğru ortaklık ve pazarlama stratejisiyle kazanılır. Türk lezzetleri, artık Riyad’ın mutfaklarında yer alıyor. Bu lezzetin kalıcı olabilmesi için, üretimle birlikte güven, süreklilik ve şeffaflık da pakete eklenmelidir.