Fas ve Türk Gayrimenkulleri: Rabat, Antalya’da Fırsatlar Arıyor
Geçtiğimiz birkaç yılda, Kuzey Afrika’nın en dinamik ekonomilerinden biri olan Fas’tan gelen yatırımcılar, ev sahipliği arayışlarında giderek daha çok Türkiye’ye yöneliyor. Ama bu sefer hedef sadece İstanbul değil — Antalya.
Rabat, Fas’ın siyasi ve kültürel başkenti. Tarihi saraylar, klasik medreseler ve Akdeniz’in hafif melankolik rüzgârlarıyla bilinen bu şehir, aslında modern bir yaşam tarzı arayan zengin ve orta sınıf ailelerle dolu. Ancak Rabat’ta konut piyasası, hızla artan nüfus ve döviz sıkıntısı nedeniyle artık yeterli değil. Evinizi almak için yıllarca beklemek, kalitesiz malzemeyle inşa edilmiş dairelerle yetinmek ya da elektrik-suyun kesintili olduğu günleri yaşamak, artık kabul edilemez bir durum haline geldi.
Bu yüzden birçok Faslı aile, “Ne olursa olsun, daha iyi bir yaşam” arayışına girdi. Ve bu arayış, onları Antalya’nın güneşli kıyılarına, taze deniz havasına ve güvenli, düzenli bir topluma yöneltti.
Antalya, artık yalnızca turistlerin yazlık tatil yerleri değil.
Kuzey Afrika’nın yeni ikinci ev merkezi.
Rabat’taki iş insanları, diplomatlar, doktorlar ve emekli profesörler, Antalya’daki projelere ilgi göstermeye başladı. Neden? Çünkü burada sadece bir ev değil, bir yaşam felsefesi satılıyor.
İlk bakışta, Fas ve Türkiye arasında uzaklık var gibi görünüyor. Ama aslında… hiçbir şey yok. Dillerdeki benzerlikler, özellikle Fas Arapçası ile Türkçe arasındaki kelimeler, karşılıklı anlama kolaylığı sağlıyor. Din, gelenekler, aile değerleri, yemekler — tümü aynı kökten türemiş. Bir Faslı kadın, Antalya’da bir çorbaya ilk lokmadan sonra “Bunu annem yapardı” diyor. Bir Faslı erkek, Antalya’da bir kahvehane oturup “Burada herkes bana tanışık gibi davranıyor” diyor.
Türkiye’nin 2019’dan beri uyguladığı yabancıların gayrimenkul alma hakkı yasası, bu akımı tamamen değiştirdi. Faslı vatandaşlar, pasaportlarını gösterip, banka hesabından dolar veya euro cinsinden ödeme yaparak, Antalya’da doğrudan bir daire, villa veya arsa satın alabiliyor. Herhangi bir izin, özel onay ya da sınırlandırma yok. Bu, Fransa ya da İspanya’daki karmaşık süreçlere kıyasla, bir avuç hareketle mülk sahibi olmanın tadını veriyor.
Ve Antalya, bu fırsatı tam olarak kavradı.
Serdar Sokak’taki lüks daireler, Lara’daki deniz manzaralı villalar, Kepez’teki kapalı siteler, Konyaaltı’ndaki yeşil parklarla çevrili kompleksler — hepsi şimdi Faslı aileler için “ev” anlamına geliyor. Özellikle son iki yıl içinde, Antalya’da yapılan 3.500’den fazla gayrimenkul alımının sahibi Faslı vatandaştı. Rakamlar, 2020’de 400 civarı iken, 2024’te 1.800’e ulaştı. Hatta bazı emlakçılar, satış ofislerinde Farsça ve Arapça konuşan danışmanlar tutuyor.
Peki neden Antalya? Neden İstanbul değil?
Çünkü Antalya, sakin, temiz, güvenli ve insani bir yaşam sunuyor. Burada trafik yok, polisler sadece yardım etmek için var, sokaklar çocuklara açık, deniz her gün temiz. Bir Faslı anne, “Burada çocuğumu tek başına parkta bırakabilirim,” diyor. Bir Faslı emekli, “Antalya’da sabah kahvesini denizin kenarında içerken, Rabat’taki stresi unutuyorum,” diyor.
Ayrıca, Antalya’daki sağlık hizmetleri, Avrupa standartlarında. Uluslararası hastaneler, İngilizce konuşan doktorlar, yüksek teknoloji ile donatılmış tıbbi cihazlar — tüm bunlar, Faslı aileler için büyük bir avantaj. Özellikle yaşlı aile üyelerinin tedavisi için bile, Türkiye’ye gelmek artık doğal bir tercih haline geldi.
Daha da önemlisi: Kiralama getirisi.
Antalya’da bir daireyi yaz mevsiminde turistlere kiralamak, Fas’taki banka faizlerinin 7–10 katı kazanç sağlıyor. Bazı Faslı yatırımcılar, Antalya’da 2 adet daire alıp, birini kendi kullanmak, diğerini de yaz aylarında Airbnb’ye vermek suretiyle pasif gelir elde ediyor. Bu gelir, Fas’ta bir yıllık maaşın üzerinde olabiliyor.
Hatta bazı Faslı girişimciler, Antalya’da küçük restoranlar açtı — Fas menüsüyle! “Tajine”, “Couscous”, “Mint Tea” — bu lezzetler artık Lara ve Konyaaltı’da yerli müşterilerle birlikte Faslı göçmenlerin de vazgeçilmez yemekleri haline geldi.
Antalya’da yaşayan Faslı topluluklar, kendi sosyal ağlarını kurmaya başladı. Haftalık kahve buluşmaları, çocukları için Türkçe-Farsça eğitim grupları, hatta Faslı kadınların kendi aralarında düzenlediği “Ev Yemekleri Günü” programları var. Burada kimse yabancı değil. Herkes “bizden”.
Bu ilişki, sadece mülkiyetle sınırlı kalmadı. Artık Faslı firmalar, Antalya’da inşaat projelerine yatırım yapıyor. Türkiye’deki kaliteli beton, cam ve ısı yalıtım sistemleri, Fas’taki yeni konut projelerinde tercih edilmeye başlandı. Antalya’dan Fas’a, mimari tasarım ve inşaat teknolojisi akışı başladı.
Ve belki de en güzel yanı şu:
Bir Faslı aile, Antalya’da bir ev aldıktan sonra, artık “Ben Faslıyım” demekten ziyade, “Ben Antalyalıyım” demeye başlıyor.
“Bizim evimiz” diyerek, bir kentle, bir denizle, bir güneşiyle bağ kuruyorlar.
Rabat, Fas’ın tarihî kalbi.
Antalya, Faslıların geleceğin damgasını vurduğu yeni evi.
Bu, bir yatırım trendi değil.
Bu, bir yaşam dönüşümü.
Gün geçtikçe, Antalya’nın plajlarında yürürken karşılaştığınız Faslı aileler, artık sadece turist değil.
Onlar, buranın yeni halkı.
Ve Antalya, onları sıcak bir şekilde karşılamaya devam ediyor.