Cezayir ve Tunus’a Türk gıda ihracatı son yıllarda özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika pazarlarına yönelim artan Türkiye için stratejik bir önem kazandı. Her iki ülke de Akdeniz’in güney kıyısında yer alıyor, Türkiye ile tarihsel, kültürel ve dilsel bağlar taşıyor ve gıda tüketim alışkanlıkları açısından benzerlikler gösteriyor. Bu ortaklıklar, Türk gıda ürünlerinin bu pazarlarda kolayca benimsenmesini sağlıyor. Ancak Cezayir ve Tunus’un farklı ekonomik yapıları, ithalat politikaları ve yasal düzenlemeleri nedeniyle ihracat süreçleri ülke bazında farklılık gösteriyor. Bu bağlamda, özellikle zeytinyağı, peynir, reçel, bal, kuruyemiş, bisküvi, çikolata, unlu mamuller, zeytin, süt ürünleri ve kahvaltılık setleri gibi ürünler bu iki ülkede en çok talep gören kategoriler arasında yer alıyor. Cezayir’de özellikle beyaz peynir, ekstra sızma zeytinyağı, dut reçeli, fındık ezmesi, Fındıkçık ve Çokokrem gibi ürünler büyük rağbet görüyor. Tunus’ta ise zeytinyağı, reçel, bal, lokum, kuruyemiş karışımları ve Türk bisküvileri yüksek tercih ediliyor. Bu ürünlerin yanı sıra Ramazan dönemlerinde hazırlanan kahvaltılık hediye setleri de her iki ülkede de büyük satış yapıyor.
Cezayir’e ihracat yapan başlıca Türk firmalar arasında Pınar, Sütaş, Bereket Zeytinyağı, Tari, Ülker, Gullu Gıda ve Olivita gibi isimler öne çıkıyor. Pınar Gıda özellikle beyaz peynir, ayran, yoğurt ve zeytinyağı ürünlerini Cezayir’in büyük şehirleri olan Cezayir, Oran, Constantine ve Annaba’daki perakende zincirlerine tedarik ediyor. Şirketin 500 gr beyaz peyniri 1200 ila 1600 CDF (Cezayir dinarı) arasında satılıyor. Sütaş ise özellikle Konya merkezli üretim tesislerinden gelen ürünlerle biliniyor ve Cezayir’de yoğurt, lor peyniri ve kaşar peyniri ürünlerinde tercih ediliyor. Bereket Zeytinyağı, Ege menşeli ekstra sızma ürünlerle özellikle orta ve üst gelir grubu tarafından tercih ediliyor. Şirketin 500 ml ekstra sızma şişesi 1800 ila 2300 DZD arasında satılıyor. Tari markası ise reçel, bal ve organik ürünlerde biliniyor. Şirketin dut reçeli, gül reçeli ve çam balı ürünleri büyük rağbet görüyor ve özellikle hediye olarak alınıyor. Ülker’in Fındıkçık, Çokokrem, Gofret ve Kekçik ürünleri özellikle çocuklara hitap ediyor ve Cezayir’in büyük marketlerinde her zaman stokta tutulan ürünler arasında yer alıyor. Gullu Gıda’nın lokum ürünleri ise özellikle bayram ve özel günlerde hediye olarak alınıyor. Karışık lokum setleri 500 gr’lık paketler halinde 2800 ila 3800 DZD arasında değişen fiyatlarla satılıyor. Olivita ise zeytinyağı, zeytin ve aromalı zeytin ürünleriyle biliniyor ve özellikle Cezayir’in geleneksel mutfak kültürüne uyum sağlıyor.
Tunus’a ihracat yapan firmalar arasında ise Tari, Şenköy, Özsoy, Pınar ve Sütaş öne çıkıyor. Tari markası özellikle reçel, bal ve organik ürünlerle biliniyor. Şirketin dut reçeli, portakal kabuğu reçeli ve çam balı ürünleri büyük rağbet görüyor. Şenköy ise fındık ezmesi, fındık kreması ve organik bal ürünlerinde biliniyor. Bu ürünler özellikle kahvaltı sofralarında tercih ediliyor ve 200 gr’lık kavanozlar 12 TND ile 16 TND arasında satılıyor. Özsoy ise organik reçel, az şekerli bal ve doğal kuruyemiş karışımlarıyla sağlık odaklı tüketici kitlesine hitap ediyor. Pınar Gıda özellikle beyaz peynir, ayran, yoğurt ve zeytinyağı ürünlerini Tunus’un büyük şehirleri olan Tunus, Sfax, Sousse ve Bizerte’deki perakende zincirlerine tedarik ediyor. Sütaş ise özellikle yoğurt, lor peyniri ve kaşar peyniri ürünlerinde tercih ediliyor.
İhracat sürecinde her iki ülkede de yasal gereklilikler büyük önem taşıyor. Cezayir’de ithalat genellikle devlet kontrolünde ve ithalatçıların bakanlıktan onay alması gerekiyor. İhracat için gerekli belgeler arasında Tarım ve Orman Bakanlığı onaylı sağlık raporu, menşei belgesi, HALAL sertifikası, ambalajda Arapça etiketleme, gümrük beyannamesi ve ürün analiz raporları yer alıyor. Cezayir Gıda İdaresi (ONSSA benzeri kurum) kurallarına uyum sağlanmalı. Ambalajlarda ürün adı, içerik listesi, raf ömrü, menşei bilgisi ve HALAL logosu bulunmak zorunda. Ayrıca Cezayir’de ithalat lisansı zorunlu ve bu süreç zaman alabiliyor. Tunus’ta ise ithalat daha serbest ancak yine de belirli standartlara uyulması gerekiyor. İhracat için gerekli belgeler arasında sağlık raporu, menşei belgesi, HALAL sertifikası, Arapça etiketleme ve gümrük beyannamesi yer alıyor. Tunus Gıda İdaresi (ANSVSA) kurallarına uyum sağlanmalı. Ambalajlarda aynı bilgilerin yer alması zorunlu. Her iki ülkede de gıda ile temas eden ambalaj malzemelerinin E5 uyumlu olması büyük önem taşıyor.
Dağıtım kanalları açısından bakıldığında Türk gıda ürünleri hem büyük perakende zincirlerinde hem de küçük bakkallarda satılıyor. Cezayir’de Carrefour Algeria, Cevital, Aziza ve El Hadj Market gibi zincirlerde Türk ürünler için ayrı raflar ayrılıyor. Tunus’ta ise Monoprix, Carrefour Tunisie, Auchan ve Saham Market gibi zincirlerde Türk ürünlerine yer veriliyor. Ayrıca her iki ülkede de Türk gıda mağazaları, Ortadoğu bakkalları ve lüks marketlerde bu ürünler yoğun şekilde bulunuyor. E-ticaret platformları olan Jumia.dz, Jumia.tn, Avito.tn, Amazon.tn ve yerel teslimat uygulamaları aracılığıyla da satışlar artıyor. Özellikle şehir merkezlerinde yaşayan genç nesil, online siparişlerle Türk gıdalarını alıyor. Fiyatlandırma açısından Türk ürünler yerel ürünlerden biraz daha yüksek seyrediyor ancak bu fark kalite, ambalaj ve marka güveni nedeniyle tüketici tarafından kabul ediliyor. İhracat yapan üreticiler genellikle 100 ila 500 adet arasında minimum sipariş miktarı (MOQ) belirliyor. Lojistik olarak denizyolu taşımacılık tercih ediliyor ve Türkiye’den Cezayir’in Cezayir limanı veya Tunus’un Tunes limanına ortalama 8 ila 14 gün süren bir yolculukla ürün ulaşıyor. Soğuk zincirin korunması özellikle süt ürünleri ve çikolata için büyük önem taşıyor. Cezayir ve Tunus’ta Türk gıda pazarı henüz tam olarak doygunlaşmamış durumda ve özellikle iç kesimlerde daha fazla dağıtım ağı kurulabilir. İhracat yapmak isteyen üreticilerin özellikle yerel distribütörlerle iş birliği yapması, Arapça pazarlama materyalleri oluşturması, e-ticaret kanallarına girmesi ve lojistik konusunda profesyonel ortaklarla çalışması büyük avantaj sağlıyor. Her iki ülkede de artan orta sınıf, sağlıklı ve doğal ürünlere olan talep ve Türk markalarına duyulan güven, bu pazarların önümüzdeki yıllarda daha da büyümesini bekletiyor.